#BirUcundanTut
Zor bir yaz geçirdik. Yangın ve sel felaketleri dolayısıyla yaşadığımız kayıpların acısını hala kalbimizde hissediyoruz. Öte yandan, hakları yaşatmaya devam etmenin yeni ve etkili yollarını bulup hayata geçirmek konusunda ısrarlı olmakla sorumluyuz.
Sivil Düşün olarak, Temmuz sonunda başlayan ve hem Türkiye’nin hem de dünyanın farklı bölgelerinde aralıklarla etkili olmaya devam eden doğal afetleri kaygıyla izlemeye devam ediyoruz. Peki izleyici olmanın ötesine nasıl geçebiliriz? Bu soruyu hep birlikte yeniden sormak için; yitirişin karşısına çabayı, kaybın karşına var oluşu koymak için tüm sivil toplumu düşünmeye ve üretmeye çağırdık.
Bugün şehrinizde yangın, sel, deprem ya da başka bir felaketle yüz yüze olmayabilirsiniz. Öte yandan, bütün şehirler bizim değil mi? Yalnız kendi sokağımızı değil, dünyanın tamamını evimiz olarak görmedikçe, iklim krizinin ve insanın yanlış müdahalelerinin sonuçlarıyla mücadelenin mümkün olmadığını yeterince deneyimlemedik mi?
Çağrımızı yineliyoruz:
Sivil Düşün, insan haklarının yanı sıra çevre ve hayvan haklarını koruyup yaşatan, iklim krizi kaynaklı ortaya çıkan kayıpları yerine koymak ve ayakta kalacak sistemler oluşturmak isteyenlerin çalışmalarını desteklemeye devam ediyor. Siz de tüm canlıların hakları için bir ucundan tutabilirsiniz. Hemen şimdi, fikrinizi hayata geçirecek Sivil Düşün desteğine başvurun. Başvurunuzu kendi başınıza, ekibinizle ya da parçası olduğunuz sivil toplum örgütü adına iletebilirsiniz.
Daha çok öğrenmek için tıklayın.Sivil Düşün desteklerinin katkısıyla neler yapabilirsiniz?
Tahribata uğrayan alanlarda doğal yaşamın yeniden canlandırılması için gönüllüleri bir araya getirebilirsiniz!
Doğru yöntemlerle doğru işlemlerin yapılması için uzmanlarla ilgililer arasında köprü olabilir, eğitimler organize edebilirsiniz!
Özellikle kriz zamanlarında hepimizin doğru ve güvenilir bilgiye ulaşabilmesini sağlayacak sistemler kurabilir, bu bilginin kendisini üretip yaygınlaştırabilirsiniz!
Yangın ve sellerde hak kayıpları yaşayanlar için psikolojik ve hukuki desteği organize edebilirsiniz! Haklarına dair doğru bilgi alarak talepkar olmaları için aracı olabilirsiniz!
Hayvanların felaketler sonrası rehabilitasyon ve tedavi süreçleri için çalışabilirsiniz!
Tahrip olan alanların imara açılma durumunu izlemeye alabilirsiniz!
Söz ve yetki sahipleriyle etkili koordinasyon için yöntemler önerebilirsiniz!
Çevre ve hayvan hakları alanında çalışan ağlar ile platformların işbirliğini güçlendirmek için çözüm üretebilirsiniz!
İşte, çevre ve hayvan hakları alanlarında Sivil Düşün desteği alarak hayata geçirilmiş birkaç ilham dolu çalışma:
Kuzey Ormanları; Avrupa’dan Trakya’ya, Anadolu’dan Asya’ya uzanan kıtalararası bir orman kuşağının köprüsü. İklim krizi çağında, canlı yaşamının devam edebilmesi için korunması gerekli en önemli ve en büyük tabiat alanlarından biri.
Kuzey Ormanları Savunması, Kuzey Ormanları için ses çıkaran ve eyleme geçenler için bilgi ve donanım sağlıyor. Sivil Düşün desteğiyle hayata geçen eğitimler sayesinde, Kuzey Ormanlarıyla ilgilenen, bilgi edinmek ya da savunuculuk yapmak isteyen çok daha fazla kişiye daha kısa sürede ulaşılmış oluyor.
Kazdağlarında hem çalışmalarından kaynaklı (maden, jeotermal, termik santral vs.) bir doğa tahribatı var hem de iklim krizi etkilerini artırıyor. Tüm bunlar, su kıtlığına ve mevcut su kaynaklarının adaletsiz bölüşümüne zemin hazırlıyor.
Aktivist Özge Doruk, Sivil Düşün desteğiyle, Kazdağlarının güneyinde yer alan Ayvacık ve Küçükkuyu köylerinin yaşamakta olduğu su kıtlığına yönelik bir belgesel üzerinde çalışıyor. Belgesele, yakında bu sayfalardan ulaşabilirsiniz.
Alanyalı Muhittin Alp, Alacami Köyü Dim Çayı Milli Parkındaki Dim Deresine yapılmak istenen hidroelektrik santralinin, hem doğaya hem de bölge insanının yaşamına tahribat vereceğini söylüyor.
Muhittin, köylülerle birlikte herkesi bu konudan haberdar etmek için Sivil Düşün desteklerine başvurdu. Hazırladıkları videoları izlemek için tıklayın.
Muğla Karabağlar Yaylası, anıt ağaçları ve endemik bitki türlerine yaptığı ev sahipliği bir yana; kendine has mimarisi ve yazlık göç kültürüne yaptığı katkılarla önemli bir değer. Bununla birlikte, büyük kentlerden gelenler ve miras yoluyla yaylada ev sahibi olan Muğlalılar, bölge mimarisini dikkate almadan evler inşa ediyor; dünyada eşi benzeri olmayan asırlık ağaçların kesimine sebep oluyor. Kabalık türü ağaçların yok oluşuyla, bülbül, karatavuk, yılan, kaplumbağa, örümcek, arı gibi canlıların yaşam alanı da kayboluyor.
Muğla Karabağları Geliştirme ve Güzelleştirme Derneği, Karabağları hem tanıtmak hem de dünya mirası olarak sahiplenilmesinin yolunu açmak için Sivil Düşün’den aldığı destekle, Başka Karabağlar Yaylası Yok! belgeselini hayata geçirdi. Çalışma öyle ses getirdi ki, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi, Muğla Sıtkı Koçan Üniversitesi ve Devlet Su İşleri, Karabağlarla ilgili çalışmalarını artırdı. Dahası ekip şimdi UNDP ile, çabalarını daha da somut adımlara dönüştürdükleri yeni bir proje yürütmeye başladı.
Afyon’da bulunan Eber Gölü kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Gölü kuruma noktasına getiren sebepler yalnızca iklim krizi kaynaklı değil; insanların yanlış uygulamalarının da etkisi büyük. Örneğin fabrika atıkları yüzünden kirlenen suda balçık oluşuyor, gölü besleyen su kanalları tıkanıyor. Hem bunları temizlemek hem yeni kanallar açmak gerekiyor. Ancak her şeyden önce, daha çok insanın bunun neden hepimizi ilgilendiren bir sorun olduğunun farkına varması önemli.
Caner Çakaloğulları ile Berk Barmaksız Sivil Düşün desteğiyle, göl kılavuzları ve yerel halkla röportajların da yer aldığı bir belgesel yapım üretti. Çalışma, gölden geçmişte sağlanan kazanç ile şu anki durumun değerlendirmesini yaparak gnümüzdeki olumsuz tabloyu gözler önüne seriyor. İki arkadaş aldıkları destekle, Eber Gölü Kurumasın belgeselinin yanı sıra dijitalde, gölün kurtarılması için harekete geçirici kampanyalar da yürütüyorlar.
Yaşam alanlarımızı tüm doğal öğeleriyle sahiplenebildik mi? Doyarken; hareket halindeyken ve uyurken; üretirken ve tüketirken kendi dışımızdakilerin var oluşlarını gözetebildik mi? Sivil Düşün desteğiyle hayata geçen Flora İstanbul, bu soruları birbirimize sormaya ve cevaplamaya başlamak için yeni alanlar açıyor. Çalışmayı, bir sivil inisiyatif olan Şehir Dedektifi yürütüyor.
Ekip, 5 yaş ve üzeri çocukları, ailelerini ve eğitimcileri İstanbul’un bitki türleri, kentin coğrafi özellikleri ve kentleşme etkileri hakkında bilgilendirmek için yola çıktı. Bu amaçla önce sivil toplumdan, belediyelerden, tasarım ekosisteminden temsilciler ve uzmanlarla bir araya gelerek tartışmalar yürütecek, çocuklarla buluşacakları atölyeler düzenleyecek ve çocuklarla belirledikleri temaları görsel ve oyunlu kent haritalarına dönüştürecekler.
Suyun tükeneceği gelecek çok uzak değil. Sebepleri muhtelif: İklim değişikliği, kaynakların yanlış kullanımı, ormanlık alanların tahribata uğraması. Ancak, Dinçer Dinç’in de söylediği gibi, artık sebeplere değil, çözümlere odaklanma vakti.
Dinçer ve ekibi Sivil Düşün’den aldığı destekle, suyun; tarımda, sanayide, gündelik yaşamda tasarruflu ve doğru kullanımı için rehberler üretiyor, sosyal medya kampanyaları yapıyor. Sırada ise belgesel çalışması var.