Söz Devri | Kendine Ait Bir Oda (KABO) ile Birlikte

Bu haftanın söz devrinde konuğumuz; 2015’ten bu yana sanat odaklı etkinliklerin hem üreticisi hem de evsahibi İzmirli Kendine Ait Bir Oda (KABO) ekibini temsilen Esra Okyay. Esra’nın kendine has bir buluşma yeri yaratma arzusundan doğan KABO; yerel olanı, yatay ilişkileri, iş birliği ve dayanışmayı, alçakgönüllülüğü, ayrımcılığa izin vermeyen katılım hakkını benimsiyor. Özellikle genç sanatçıların alan ihtiyacına çözüm olmayı en önemli hedeflerinden yapan KABO, Sivil Düşün’ün de desteğiyle Şırnak ve İzmir’de yaşayan 20 güzel sanatlar fakültesi öğrencisini bir araya getirerek farklı bir karşılıklı öğrenme deneyimi kurguladı ve Birlikte çalışmasını hayata geçirdi.

Merhaba! Biz; bağımsız, kar amacı gütmeyen, farklı mekanlarda sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan inisiyatif, KABO.  2015 yılından bu yana İzmir’de göçebe bir yapıda var oluyor, kolektif mekan KARANTİNA gibi paydaşlarla çalışıyoruz.

Ne yaptığımızı bir çırpıda söyleyecek olursak; öğrenci veya yeni mezun genç sanatçılar ile deneyimli sanatçı ve akademisyenleri bir araya getiren projeler üretiyoruz. Dayanışma ruhu, birlikte öğrenme ve kolektif iş yapma motivasyonumuz hep cebimizde; gözümüz ise daha üretken ve yaratıcı olmanın yollarında. Bu merakla, sürekli bir araştırma halindeyiz.

Birlikte de bu ruhla ortaya koyduğumuz projelerimizden biri; katılımcıları, eğitimlerini Şırnak ve İzmir’de sürdüren sanat öğrencilerinden oluşuyor. Bir yıldır çok emek verdik bu iş için; 2023 sonunda tamamlamayı planlıyoruz.

2021 yılı sonbaharında, Şirince Matematik Köyü’ndeki bir atölye çalışmasındaydık. Şırnak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü akademisyenlerinden Beyza Durhan ile aynı gruba düşmüştük. Birlikte’nin fikri aklımıza ilk, kendisiyle sohbetimiz sırasında düştü. Yıllardır İzmir’de sanat öğrencilerinin dahil olduğu farklı projeler sürdüren biri olarak, Anadolu’dan bir üniversite ile bir araya geleceğimiz bir program oluşturmak hep hayalim olmuştu. Beyza da ben de heyecanlandık. Sonra, ikimiz de yaşadığımız yerlere; ben İzmir’e, o Şırnak’a döndü ama diyalogumuz hiç kopmadı. Fikrimizi adım adım geliştirdik, sırayla katılımcı öğrencileri ve çalışma ekibini belirledik.

Hazırlık aşamasında bir araya gelmeleri mümkün olmayan, bin 600 km mesafedeki iki şehirde, Şırnak ve İzmir’de yaşayan öğrenciler ve tüm ekip olarak hem birbirimizi tanımak hem de beraberce projeler üretebilmek için çeşitli iletişim kanallarını kullandık. Birlikte geçirilen sürecin niteliği ve tüm katılımcıların birbirleriyle etkileşimini her şeyin önüne koyduk. Öğrencilerin kendi aralarında oluşturup yürüttükleri atölyelerin yanı sıradeneyimli sanatçılar ile atölyeler de tasarladık. Bu atölyelerde üretilen eserlerin yine eğitim pratiği olarak düşündüğümüz iki ana sergide izleyiciyle buluşmasını planladık. Bir yıla yayılan bu etkileşimli çalışma sürecinin sonunda ürettiğimiz eser ve dokümanlar 6 Şubat-3 Mart arasında İzmir Metro Sanat Galeri’de izleyiciyle buluştu. Bu aynı zamanda projeye iki farkı şehirden dahil olan öğrenci ve yürütücülerin ilk fiziksel buluşmasıydı. İzmir’de bir yandan hep beraber çalışmaları sürdürürken bir yandan da pek çok dostluğun geliştiğine şahit olduğumuz unutulmayacak 10 gün geçirdik.

Şu günlerde, projenin ikinci ayağı için uğraş veriyoruz. Ekim ayında bu sefer biz İzmir’den Şırnak’a gidecek ve iade-i ziyaret gerçekleştireceğiz. Yine öğrenciler ile deneyimli sanatçıların desteği ve yürütücülüğünde atölyelerimiz olacak; yine harika ürünler ortaya çıkacak ve biz ikinci sergimizi gerçekleştirme yolunda birlikte bir haftalık zamanı paylaşacağız. Yeni heyecanlar kapıda.

Kendine Ait Bir Oda, bütçesiz bir yapı. Kar amacı gütmüyor ve parası yok. Birbirinden bu kadar uzak iki şehirde yaşayan öğrencileri bir araya getirecek bu hayali gerçek kılmak için kaynak bulmamız gerekiyordu. Son iki yıldır Hande Bozbıyık ile birlikte yürütüyoruz KABO’yu ve ikimiz de fon ya da hibe başvurusu yapmakla ilgili deneyim sahibi değiliz. Bu noktada biraz zorlandığımızı itiraf etmeliyim. Sonra, küratörümüz Gülay Vardar ile girişimlerde bulunduk ve Sivil Düşün’ün kapısını çaldık. Ve tabi mutlu son.

Sanat eğitiminin salgın nedeniyle ve politik tercihlere bağlı olarak sekteye uğradığı, kalitesinin düştüğü bir dönemde, Kendine Ait Bir Oda’nın henüz öğrenci olan katılımcılar için fayda sağlayacak, yaratıcılığı ve motivasyonu arttıracak alternatifler geliştirdiğini görmek; birlikte üreterek öğrenmek bize çok iyi geldi, geliyor. Darısı yeni yolculuklara J

Skip to content