Merhaba, biz kadınların ve kız çocukların STEM* alanlarındaki katılım ve görünürlüklerini artırmak için çalışan SistersLab- Bilim ve Teknolojide Kadın Derneğiyiz. SistersLab, üç kız kardeşin kendi hayatlarında yaşadığı ayrımcılığı toplumsal açıdan ele alıp çözüm arayışına girmesiyle doğan bir hareket. Bir hareket diyoruz çünkü her geçen gün büyüdüğünü ve geliştiğini görüyor, deneyimliyoruz.
*İsmini, Science (bilim), Technology (teknoloji), Engineering (mühendislik), Arts (Sanat) ve Matematics (Matematik) kelimelerinin baş harflerinden alan STEAM görüşü, tüm bu alanların birbiriyle konuştuğu bir eğitim modeli öneriyor.
Bir kadın olarak her gün hayatın çeşitli alanlarında sayısız şekilde ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Bu özellikle erkek egemen olduğu kabul edilen sektörlerde iş hayatımızı şekillendirmeye çalıştığımız zaman bizi çok daha fazla zorluyor. Her şeyin ve herkesin bizi zorladığını düşündüğümüz zamanlarda ise şunu fark ettik; yalnız değiliz. Bu dünyada kadın olarak ortak sorunları yaşıyoruz. Sorunların çözümü için de buradan hareket etmemiz gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği için her çabamız hem bizim hem de diğer kadınların hayatını değiştirecek bir adım anlamına geliyor. Bizim de en büyük motivasyonumuz bu. Dayanışma yaşatır diyoruz ve yaşamın en güzel halini hak ediyoruz. Böylece bir araya gelmekteki amacımızın yanı sıra yöntemimizi de bulmuş olduk ve buradan başladık.
SistersLab hiyerarşik yapılanmadan olabildiğince kaçınmaya çalışan bir topluluk. Topluluğun içindeki herkesin katılımını önemsiyoruz. Dil, din, cinsiyet, etnik köken ve akla gelebilecek her türlü ayrımcılığa karşı sıfır tolerans ilkesini benimsiyoruz. Böylece herkesin kendisini rahatlıkla ifade edebileceği bir alan yaratmış oluyoruz. Bu güven ilişkisi, yaptığımız işlerde ve aramızdaki diyaloglarda kendisini gösteriyor. Ast üst ilişkisi kurmadan herkesin emeğinin görüldüğü bir ortamda gönüllülerin yaptıkları üretimler de bizim için önemli çıktılardan biri. Kadınların her alanda katılımını desteklediğimiz bir anlayış içerisindeyken kendi yapılanmamızı buna en doğru örnek olacak şekilde her geçen gün geliştirmeye çalışıyoruz. Topluluğumuz içerisinde farklı alanlarda çalışan gönüllü ekiplerimiz var. Bu ekipler için katılım ve seçim gönüllülerin kendi istekleri ile gerçekleşiyor. Süreç içerisinde farklı ekiplere katılım, oralarda üretim yapma ya da diğer ekiplerin işlerini takip etme gibi seçenekleri oluyor herkesin. Böylece birbirinden kopuk olmayan büyük bir çalışma ağı kurmuş olduk. Tüm ekiplerin birbiriyle kesiştikleri çalışmalar ve projeler oluyor. Ancak biz iletişimi yalnızca bununla sınırlı tutmuyoruz. Dönem dönem tüm gönüllülerimizi davet ettiğimiz çevrimiçi buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Böylece hem ekipteki kişiler arasında sosyal bağları besliyor hem de ekibe yeni katılan kişilerin oryantasyonunu destekliyoruz. Bu toplantılar özellikle yeni fikirlerin paylaşılması ve geliştirilmesi için büyük bir fırsat oluyor. SistersLab olarak başka neler yapabileceğimizi ekip olarak konuşuyor ve birbirimizin fikirlerini geliştiriyoruz. Bu durumun gönüllü katılımını ve aidiyet duygusunu geliştirdiğini deneyimledik. Katılımcıların hem kendi fikirlerini hayata geçirebildikleri hem de bunun işleyişinde sorumluluk alabildikleri bir sistemimiz var. Bu sistemi koruyup yaygınlaştırmaya da kararlıyız.
Elbette işlerimiz yalnızca kendi ekibimiz içerisinde olmuyor. Çok çeşitli projelerimizle farklı şekillerde yeni ilişkilenmeler kurduk. Hem sivil toplumda faaliyet gösterirken hem de özel sektörde bir şeyleri değiştirmek için çabalıyoruz. Kadınların ve kız çocukların eğitimler yoluyla desteklenmesi artık yeterli değil. İstihdam olanakları sağlayıp iş hayatına katılımlarında da yanlarında olmaya çalışıyoruz. Bununla beraber tam bir eşitlik için çok yönlü bir değişim ve dönüşüm şart. Bu yüzden iş ortamlarının, politikaların ve çalışanların mevcut bilgi düzeylerinin de değiştirilmesi ve güncele uygun şekilde geliştirilmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefleyen kurumlarla iş birlikleri geliştiriyoruz. Bu iş birliklerinin bizim için çok geliştirici olmasının yanında kadınların daha güvenli iş yerlerinde varlıklarını sürdürebilmeleri noktasında da fayda sağlamış oluyoruz. Çok yönlü bir kazanç söz konusu. Özellikle erkek egemen olduğu varsayılan teknoloji, yazılım gibi sektörlerdeki şirketlerle gerçekleştirdiğimiz işler bizi mutlu eden önemli şeylerden biri. Bu şirketlerde yaratabildiğimiz bir değişim ve sunduğumuz bir katkı onlarca kadının hayatına dokunuyor. Bu adım adım büyümeyi görmek de bizim daha büyük işleri yapmaktaki motivasyonumuzu oluşturuyor. Bir dayanışma zinciri görüyoruz burada. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir ekiple çalıştığımızda bu etki büyüyor, farklı şirketler ve kurumlarla çalışmak için bize yeni yollar açıyor. Bu yollar elbette her zaman sorunsuz olmuyor. Her ne kadar kişiler ve kurumlar bizimle ortak kaygılar taşıyor olsa da iletişim kurduğumuz herkes bizim ilkelerimizi benimseyen ve bizim kaygılarımızı anlayan kişiler olmuyor. Özellikle bu kadar önemsediğimiz toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda dahi zorlanmak bizim için çok gerçek bir sorun. Gerçek dünyanın şartlarını birebir deneyimlemiş oluyoruz. Genç kadınlar olarak kadın hakları konusunda üretim yaparken ayrımcılık ve türevlerine maruz kaldığımız oluyor. Bu durumlarda en büyük desteğimiz ekip içerisindeki besleyici ve destekleyici iletişim ağımız. Yaşadığımız olumsuzlukları birbirimizle paylaşıyor ve olumsuz etkilerinin sağaltılmasını sağlayabiliyoruz. Bu gibi durumlarda duruşumuzu politikalarımızla destekleyerek güçlü bir şekilde belirlediğimizden bizim için baş etmesi daha kolay hale geliyor.
Tek bir yerde ve tek bir durumda eşitlik için değil de uzun vadeli ve kalıcı bir eşitlik anlayışını yerleştirmek için çalışıyoruz. Bu noktada ne kadar çok aktörle bir arada olursak o kadar daha etkili stratejiler oluşturabiliyoruz. Sivil Düşün desteği de bu şekilde bizim için bir fırsat yarattı. Benimsediğimiz dayanışma kültürünü geliştirebilme ve daha fazla kişinin faydasına sunabilme imkanı bulmuş olduk.
Peki aldığımız destekle hangi projeyi hayata geçirdik? Biz çalışma amacımız olan dayanışmayı merkeze alarak Dayanışma Haritası tasarlamak istedik. Dayanışma Haritası projemiz ile deprem sonrası toparlanma sürecinde kadın ve kız çocukları, ihtiyaçları olan tüm hizmet ve desteği kategorilere ayrılmış bir şekilde bir harita üzerinde görebilecek. Böylece diledikleri ihtiyaçlarını sadece bir web sitesi ve mobil uygulama üzerinden karşılama imkanı bulabilecekler. İlerleyen zamanlarda projemizin çıktılarından paylaşmaya başlayacağız, şu an ön hazırlık sürecindeyiz 🙂
Bir araya gelip çalışmaya başladığımız ilk andan beri inancımız ve kendimize güvenimiz hiç azalmadı. Aksine belki de daha önce hiç gitmediğimiz şehirlerde yaşayan kız kardeşlerimiz oldu ve hep birlikte bu inancı büyüttük. Üç kız kardeşle başlayan bu yolculuk onlarca kadının kendisine destek bulduğu; belki de kendi sesini duymasını, duyurmasını sağlayan bir şeye dönüştü. Her geçen gün de büyümeye devam ediyor. Umarız ki bu kız kardeşlik daim olur ve herkes için eşit bir topluma kısa zamanda kavuşuruz.