Canlı sohbet serimiz BERABER, bizlere bir arada sivil düşünmek için yepyeni bir alan açtı. Uzmanlarla salgın sürecinde genel anlamda hak odaklı çalışmaları konuşarak başladığımız BERABER buluşmalarına, Haziran-Aralık 2020 tarihleri arasında, belirli haklar üzerine odaklanarak devam ettik. Yüzlerce sivil toplum örgütü temsilcisi, aktivist ve gönüllü, 10 farklı hak alanında, salgınla birlikte öne çıkan ihtiyaçlar ile sorunları, çözüm fikirlerini, engelleri ve fırsatları konuştu.

BERABER buluşmalarının sonuç notlarına göz atmak ister misiniz?*

  • Toplumda ve karar alıcılar nezdinde çocuk haklarına dair algı çok zayıf. Bu da çocuk haklarına ilişkin en temel sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
  • Özellikle karar alıcıların bu konuya bakışları hak odaklı olmaktan çok uzak.
  • Çocuk hakları alanında herhangi bir sorun veya ihlal gerçekleşmeden neler yapılabilir, gerçekleştiğinde neler yapılmalı ve en nihayetinde gerçekleşmesi ertesi nasıl bir eylem planına ihtiyaç duyulur; bu çerçevede kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç var.
  • Hem akut sorunlar hem de sorunların ortaya çıktığı temel konular için paralel çalışmalar yapmak önemli.
  • Çocuk hakları meselesini konuşurken çocuk hakları sözleşmesi gibi herkesin üzerinde uzlaştığı esasların baz alınması gerekli.
  • Çocuk haklarına dair hangi sorun ele alınırsa alınsın, çocuk hakları ve koruma sistemine bütüncül yaklaşmak gerekiyor.
  • Mevcut ekonomik sistemde sömürülen çocuklarla ilgili sıkıntıların neredeyse tamamı, aslında çocuklarla bir arama yaşama anlayışının eksikliğinden kaynaklanıyor. Yeni bir ekonomik sistemle birlikte beraber yaşama kültürünün çocukları da kapsaması gerekiyor.
  • Eğitim alanında yaşanan ihlallerin kaynaklarından biri de çocuk işçiliği. Çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak için devletin bütün kurumları ile beraber çalışmak gerekiyor. Çocuk işçiliği alanında örgütlenmeye dair engellerle karşılaşılıyor ve bu da hak ihlallerini derinleştiriyor. Çocuk işçiliğinde asıl mevzu, yoksulluk döngüsü ve çocuğun iyi olma hali. Bu anlamda çocuğun ailesinin desteklenmesi de önemli.
  • Salgınla birlikte eve kapanma hali ve sosyalleşme sorunu çok önemli bir mesele haline geldi, en çok da eğitim hakları zarar gördü. Salgının, çocukların alternatif eğitim hakkına çok büyük bir darbe vurdu ve buna ek olarak Türkiye’de alternatif eğitim uygulaması yapan kurumların salgınla birlikte sürdürülebilirliği de tehlike altına girdi.
  • Salgın dönemini, otizmli, engelli ve kronik hastalığa sahip çocuklar, diyaliz hastası ve hastanede yaşayan çocuklar ve mülteci çocuklar en dezavantajlı gruplar olarak deneyimledi.
  • Salgına karşın alınan önlemlerden olan sokağa çıkma yasakları, özellikle belli bir rutinleri olan otizmli çocuklar için zorlayıcı oldu ancak otizmli çocuklar her şeye rağmen iyi bir mücadele verdiler. Bu noktada otizm alanında çalışan kurumların lobi ve savunuculuk faaliyetlerinin etkisinin büyük.
  • Türkiye salgınla beraber eğitim alanında EBA sistemini çok hızlı organize etmesine rağmen, pek çok çocuk -özellikle mülteci çocuklar- internete ve teknolojik cihazlara erişimleri olmaması sebebiyle, eğitim haklarına erişemedi. İnternete erişim araçlarını yaygınlaştırmak gerekiyor.
  • Salgınla beraber ev içi şiddet ve istismar vakaları konusunda rehber öğretmenlerin çocuklara ulaşamaması ve vakaların takibini yapamaması bir diğer önemli konu olarak öne çıktı.
  • Salgın gerçeği karşısında buluşmalarımızı ara vermeden online ortama taşıdık. Engelli bireylerin eğitimde geri kalmaması amacıyla dijitalde eğitimler verdik, bu eğitimlerde iletişim becerileri, sanat, spor ve öz savunuculuk gibi konulara odaklandık.
  • Salgın sürecinde de görüldüğü üzere, yeni koşullar altında farklı hak kayıpları ya da zorluklar ortaya çıkabiliyor. Bunları tespit edebilmek için her şeyden önce hedef kitle ile iletişime geçmek çok önemli. Alanda çalışan örgütler olarak, bu iletişimi güçlü tutmak ve geliştirmek için farklı iletişim kanalları kullanıyoruz.
  • Engelli hakları belli ölçüde yasaların koruması altında olsa da bu yasalara tam anlamıyla uyulmuyor, bu durum ise engelli bireylerin yaşamlarını daha da zorlaştırıyor.
  • Bazı haklar yasalarca güvence altında değil; bu da ciddi hak kayıplarına sebep oluyor. Eksiklikleri görünür kılmak ve en nihayetinde karar vericiler aracılığıyla somut adımlar atılmasını sağlamak çok önemli. Bu doğrultuda çabalar artarak devam etmeli.
  • Engelli vatandaşları sahip oldukları haklar noktasında bilgilendirmek ve toplumda konuya ilişkin farkındalık yaratmak amacıyla sosyal medya kampanyaları yürütüyoruz. Özellikle salgın sürecinde yapılan sosyal medya paylaşımlarının engellileri pek de göz önüne alarak hazırlanmadığını fark ediyoruz. Hedeflerimizin başında, farklı engellilik durumlarındaki bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde paylaşım ve kampanyalar hazırlamak var. Temel amacımız engelli hakları alaınd farkındalık yaratmak ancak bununla birlikte, bireysel sorunlarda gerek engelli bireylere gerekse başta ebeveynleri olmak üzere aile üyelerine destek olmak için telefon danışmanlığı hizmeti de veriyoruz.
  • Mevcut problemlere çözüm getirebilmek için tanıklık ettiğimiz sorunları ve ürettiğimiz çözüm önerilerini kamuya iletiyoruz. EBA eğitimi bazı engelli öğrenci ve öğretmenler için uygun değil. Engelli bireyler salgın sürecinde sağlık kurul raporlarının alınması ve yenilenmesinde zorluk yaşıyor, bu da onların eğitim hakkıından yararlanması yolunda engel oluşturuyor. Engelli bireylerin iş dünyasına açılan fırsat kapılarından olan EKPSS’nin salgın sebebiyle ertelenmesi ve net olmayan ileri bir tarihte gerçekleştirilecek olması da eğitim alanında deneyimlenen sorunlardan biri. Hayat Eve Sığar uygulamasından yararlanma noktasında yaşanan sorunlar var.
Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere bazı kamu kurumları ile sık temas içerisindeyiz ve bu mecraların da katkısı ile sorunlara çözüm arıyoruz.
  • Engelli bireylerin yaşamlarının bir derece kolaylaşması için içinde bulundukları durumun çevrelerindeki insanlarca fark ediliyor olması büyük önem taşıyor. Bu bağlamda herkesten önce engelli bireylerin ebeveynlerine eğitimler verilmesi gerekiyor.
  • Sivil toplum örgütü temsilcileri olarak aynı amaç doğrultusunda emek harcamamıza rağmen, birbirmizden haberdar olamayabiliyoruz. Bu yüzden, ortak çalışmalar yürütemediğimiz zamanlar oluyor.
  • Engelli hakları alanında faal STÖ’ler olarak işbirliklerini artırmamız ve ağ benzeri çatılar altında biraraya geldikleri takdirde daha etkili sonuçlar verecek çalışmalar yürütebiliriz.
  • Kurumsal kapasitemizi güçlendirmek bizim için önemli bir ihtiyaç. Bu noktada Sivil Düşün ve benzeri programların desteklerini heyecanla takip ediyoruz. Bu alandaki destek kalemlerinin genişletilmesi bizim için önemli.
  • Engelli hakları noktasında yaşanan sorunlara daha kalıcı çözüm bulunması için güçlü bir kamu-sivil toplum işbirliğine ihtiyaç var. Günümüzde yaşanan birçok sorun ya da eksiklik aslında iki taraf arasında güçlendirilecek iletişim kanalları ile giderilebilir.
  • Salgının getirdiği riskler insanların büyük ölçüde fiziksel ortamlardan çekilmelerine ve evlerine kapanmalarına sebep oldu. Bu ise, yeni normal koşullara geçiş yapmakta zorlanan ve hala fiziki çalışmalar yürütmeyi hedefleyen STÖ’lerin gönüllük ağlarındaki insan kaynağının erimesini beraberinde getirdi. Bu noktada STÖ’lerin mevcut koşullarda, belki yeni yöntemlerle gönüllü havuzlarını muhafaza etmesi çok önemli.

*BERABER buluşmalarının sonuç notları, sivil toplum çalışanları, aktivistler ve gönüllülerin katılım gösterdiği buluşmalarda genel olarak aktarılan sorunlar, çözüm önerileri, fırsatlar ve engellerin derlenmesiyle ortaya çıktı. Bu notların içeriği, hiçbir şekilde, AB Sivil Düşün Programının görüşlerini yansıtmaz.  

Skip to content