Çarşambanın umut vadedeni: Ortak geçmişi beraberce hatırlayanlar

Hafıza tuhaf şey. Siz onu sildiğinizi sanırken beklemediğimiz anda kendini anımsatabilir. Bunu sağlayan aslında, geçmişteki o belirli an’a bizimle birlikte tanıklık edenlerin varlığı değil midir? Bu bazen bir koku olur, bazen bir ses, bazen de sokağın köşesinde unutulmuş bir tabela…Ya da örneğin bir kara parçası… İstanbul’un hemen kıyısında, denizin ortasında duran sessiz tanıklar: Adalar…

Bu özel yer, içinde anlatılmayı bekleyen, zamana yayılmış binlerce hayat parçasını taşıyor. Adalar Vakfı, bu sessizliği birlikte konuşturmak için yola çıktı; Adalar Müzesinin içinden adım adım, parça parça bir Adalılar Arşivi yaratıyor. Bu arşiv, tarih kitaplarının bildiği isimlerin ötesinde duruyor. Herkesin bir sesi, herkesin bir izi olsun diye var oluyor. Bir zamanlar Adalar’da yaşamış, göç etmiş, unutulmuş ya da hatırlanmak istenen herkesin…

Bu girişimin ilk adımı, Büyükada’daki Adalar Müzesinde düzenlenen yarım günlük bir buluşma ile atıldı. Bu atölyede, Adalılar Mirası Arşivi hem Adalılar’a hem de alanda çalışan uzmanlara tanıtıldı. Amaç, arşivin yapısını paylaşmak ve benzer hafıza projeleri yürütenlerle bilgi alışverişini başlatmaktı.

Atölyeye katılan isimlerden Anna Maria Beylunioğlu, Beledna Projesi ile 6 Şubat Depremleri sonrası yürütülen hafıza haritalama çalışmasını paylaştı. Tarih Vakfı, sözlü tarih çalışmalarındaki güncel yaklaşımları aktardı. SALT Araştırma’dan Lorans Tanatar Baruh, dijital ve katılımcı arşivcilik konusunu açtı. NewslabTurkey ise harita tabanlı hikaye anlatımı örneklerini sundu. Mekan ve hafıza ilişkisinin haritalanması üzerine Murat Güvenç söz aldı. Burgazada sakini Robert Schild, kendi deyimiyle canlı bir etnografik müze olan Burgaz Ada’yı anlattı. Adalar Müzesinden Halim Bulutoğlu ise arşivin arka planını ve gelecek hedeflerini katılımcılarla paylaştı.

Bu ilk buluşma, hem bir bilgi paylaşımı oldu hem de birlikte hatırlamanın, birlikte yazmanın ne kadar dönüştürücü olabileceğini gösterdi. Peki şimdi yolculukta neler var?

Adalar Vakfının Sivil Düşün desteğiyle ortaya çıkarmaya soyunduğu bu işin ismi katılımcı arşivcilik. Yani sadece uzmanların yazdığı bir tarih değil; Adalılar’ın birlikte yazdığı, hatırladığı, üzerine konuştuğu bir tarih çıkıyor ortya. Giderek daha dijital hale geldiğimiz şu günlerde insanlar sadece belgeleri yan yana getirmiyor; kendileri de bir araya geliyor, birlikte tarıyor, birlikte anlatıyor. Böylece aslında yaşamadığı varsayılanlar, Adalılar’ın kendilerinden gelen katkılarla canlanıyor, hayat kazanıyor.
Kimi, dedesinin mektuplarını getiriyor; kimi eski bir ağacın dibine gömülü eski bir fotoğrafa dokunuyor. Kimi, ninesinin anlattığı bir Rumca tekerlemeyi ses kaydına alıyor; kimi, yalnızca hatırladığı bir sokağın hikayesini paylaşıyor. Çünkü biliyorlar ki bu hikayeler biriktikçe, arşivle birlikte toplumsal hafıza da çoğalıyor.

Ekip arşivin dijital altyapısını bu katılımcılığı destekleyecek şekilde geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Amaç, web tabanlı platformlarda herkesin katkı sunabileceği, yorum yapabileceği, belge bırakabileceği bir sistem üzerinden bilgi akışı sağlamak. Bu sayede, hem fiziksel olarak Ada’da bulunanlar hem de yıllar önce ayrılmış ama hafızası Ada’da kalmış insanlar, ortak bir zeminde buluşabilecek.

Bütün bunlar, Adalı kimliğinin çok katmanlı yapısını da görünür kılmak demek. Farklı dillerin, dinlerin, göçlerin ve dönüşlerin buluştuğu bu küçücük kara parçaları, kendileriyle ilişkili bir zihinsel ve duygusal haritanın da kendisine dönüşüyorlar. Tanık oldukları geçmişi hatırlatmak için.

Skip to content