Yönetmen Muhammet Beyazdağ’ın Sivil Düşün desteğiyle çektiği belgesel film festivalden festivala koşarken, çobanlık yapan kız çocuklarının hayatlarına da ışık oluyor.
Aleyna 12 yaşında. Kendisinden küçük iki erkek kardeşi var. Üç çocuklu aile Muş’ta yaşıyor. Burada hayvanlara genelde çocuklar bakıyor, diyor Aleyna. O da bu çocuklardan. Hayvanları akşam ahıra getirdikten sonra kalan boş zamanında ev işlerine destek oluyor, okula giden büyük kardeşinin ödevlerine yardım ediyor.
Aleyna 10 yaşına kadar okuyabilmiş. Evleri, kışın yollar kapandığı için servislerin giremediği bir yerde. Ailesinin yanında olması gerektiği için yatılı okula da gidememiş. Babasının bu yüzden taşınmak istediğini söylüyor.
Bu hikaye yalnız Aleyna’nın değil; Türkiye’nin doğusunda okula gitmek yerine çobanlık yapan tüm kız çocuklarının hikayesi. İsimleri, saçları, baktıkları hayvan sayısı farklı. Ama hepsinin ortak bir ihtiyaçları var: Eğitimde ve sosyal hayatta yaşıtları olan başka çocuklar gibi adil fırsatlara sahip olmak. Bu ihtiyaçlar nasıl karşılanacak? Yönetmen Muhammet Beyazdağ, bu sorunun cevabı için adım atanlardan.
Olanaksız kesimlerdeki kız çocukları için en küçük bir farkındalık bile değişime önayak oluyor, diyor Muhammet. Kendi çabasını küçümsememiş o; elinden gelen en iyi işe odaklanarak, film çekerek, bahsettiği değişimi büyütmek istemiş. Aleyna’nın hikayesini anlattığı Her Şey Yolunda filmi için Sivil Düşün’den destek istemeye işte böyle karar vermiş.
Bu Muhammet’in ilk çalışması değil aslında. Çocuk yaşta yapılan evliliklere dikkat çekmek için ürettiği Zarok ve Çirok isimli belgesellerde, bu evlilikleri yapmak zorunda kalmış kişilere söz vererek kendilerini ifade etmelerine aracı olmuş. Çevre sorunları, kültürel yaşam, çocuk hakları, yaşama hakkı gibi alanların yanı sıra, sıradan insan öyküleri anlattığı videolar da üretiyor. Ama her koşulda azınlıkta kalmış, sesleri duyulmayan kitlelerin görünür olmasına katkı sunmak birincil kaygısı.
Muhammet, Sivil Düşün’den de destek alarak hayata geçirdiği Her Şey Yolunda’yı olabildiğince çok izleyiciyle buluşturmak istiyor. Bu yüzden koşturması bitmemiş; filmin festivallerde, dijital mecralarda ve televizyon kanallarında gösterilmesi için çalışmalarını sürüdürüyor. Böylece, özelikle Güneydoğuda yaşayan Aleyna gibi kız çocukları ile onları hayatlarına dokunabilecek kişi ve kurumlar arasında köprü görevi üstlenmiş olacak. Muhammet buna çok inanıyor. Film şimdiden, Hindistan’ın Uluslararası one Earth Film Festivalinde resmi seçkiye girmiş ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Dize Film Festivalinde gösterilmiş bile. Sırada, Galatasaray Üniversitesinin 9 Mayıs’taki 12. Sinepark Kısa Film Festivali var. Ama hepsi bu kadar da değil. Festival yolculukları sırasında, filmin başrolündeki Aleyna’nın eğitimini sürdürebilmesi için anlamlı bir fırsat doğduğunu anlatıyor Muhammet.
Bu Aleyna için güzel bir haber. Ama onun gibi başka kız çocukları da var. Muhammet filminin, eğitime ve sosyal yaşama ulaşamayan tüm kız çocukları için her şeyin yoluna girmesine vesile olmasını hedefliyor. Aklımıza Aleyna’nın hikayesini düşürmesi bile, çok iyi bir başlangıç noktası değil mi sizce?