Haklarla ilk teması ne zaman kuruyoruz? Yani bu haklarımız olduğunun farkına varma işi ne zaman gerçekleşmeye başlıyor sizce? Araştırmalar, erken yaşlardaki keşiflerin hak kavramını özümseyip hayattaki yerini kolaylıkla ayırt etmek bakımından anlamlı olduğunu söylüyor. Hakları kavrayabilmek için ise öncelikle kendimize ait bir alanın var olduğunu fark etmek gerekiyor. Gözle görülür sınır çizgileri yok bu alanın; soyut bir gerçekliği var. Ama onu görünür kılan araçların yardımıyla kavrayış güçlendirilebiliyor. Dans bu araçlardan biri olamaz mı? Olabilir. Sivil Düşün desteğiyle hayata geçen bir çalışma bizim zihnimizi açtı, bu hafta sizinle de paylaşmak istedik.
Benim Haklarım Benim Dansım çalışması, klasik eğitim kalıplarının dışına çıkan, hareketle öğrenmenin gücüne inanan iki sivil girişimin kalpten ortaklığıyla doğdu. Köksap Çocuk Akademisi ile Dance of Arena, çocuk haklarını ritimle buluşturan bu projede bir araya geldi. Hedefleri net: Haklarını bilen, kendini ifade edebilen, özgürce dans eden çocuklar.
Dans eden bir çocuk, kendi dairesini, hangi zamanlarda ve nasıl bu dairenin dışına çıkabileceğini; böylece başkalarının da kendi daireleri yani alanları olduğunu fark etmeye başlıyor. Ekibin amacı yalnızca öğretmek değil. Çocukların kendi bedenlerinde kendi yollarını yine kendi başlarına bulmalarında onlara rehberlik ediyorlar. Öncelikleri, 9-13 yaşları arasında bulunan ve başkalarına göre zarara daha açık, daha savunmasız yaşayan çocukları odağına almak. Çocukların fiziksel olduğu kadar duygusal gelişimlerine de dokunmak… Katılımcı çocukların kimisi tek ebeveynli bir evde büyüyor, kimisi disleksiyle ya da hayatın erken getirdiği yüklerle yaşıyor. Ancak hafta sonu gelip de aynı saatte dans salonunda buluştuklarında hepsi sadece en iyi bildikleri şeye, çocuk olmaya geri dönüyor.
Eğitmenler çocuklara sadece dans adımlarını değil, kendi hikayelerini anlatma cesaretini de kazandırıyor. Drama, p4c, resim ve müzikten tasarım odaklı düşünmeye, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yaratıcı yazarlıktan sosyal girişimciliğe uzanan çalışmalar, çocukların dünyasında yeni pencereler açıyor. Bir sosyolog ve çocuk hakları aktivistinin liderliğinde düzenlenen yaratıcı atölyeler, çocuklara hayal kurmanın ve hak talep etmenin yollarını gösteriyor.
Üç ay boyunca süren bu yolculuk, 23 Nisan’da büyük bir gösteriyle taçlandırıldı. Atölyelerde ürettikleri afişlerden sahnede dökülen adımlara kadar her şey ben buradayım deyişlerinin bir temsili oldu.
Şimdi sırada bu adımları büyütmek var: Ekip çalışmadan süzdüğü deneyimleri, bölgedeki okullar, sivil toplum örgütleri ve kültür merkezleriyle paylaşmayı planlıyor.
Çocukların dansları, resimleri ve yazılarının farklı platformlarda sergilenmeye devam edeceğini de ekliyorlar. Atölyelere katılan çocuklardan dans yeteneği gösterenlerin, profesyonel eğitim desteğiyle yollarına devam edecek olduklarını da öğreniyoruz. Ve bu habere bayılıyoruz.
Yeni iş birlikleriyle, farklı şehirlerde sürecek bu yolculukta birbirini gören ve müzikle dönmeye devam eden tüm dairelere sevgilerimizi gönderiyoruz.
Benim Haklarım Benim Dansım çalışmasını keşfedin.