Samatya’dan dünyaya düşülen 560 yıllık kayıt: Sahakyan Korosu

Bir aradalık için farklılık

Türkiye’nin en köklü kilise korosuyla tanışın: Samatya Sahakyan, 560 yıl önce kuruldu ve hala var gücüyle şarkılarını söylemeye devam ediyor. Erdil Onur Kocatürk’ün Ermeni kültürü bakımından büyük anlam taşıyan Koronun hikayesini seyirciyle buluşturan belgeseli, Sivil Düşün desteğiyle tamamlanarak hayata geçti. 16 Eylül’de Adana Altın Koza Film Festivalinde gösterime giren yapım, yeni yurtiçi ve yurtdışı festivaller için yolculuğa çıkarken, hepimizi, hem azınlık hakları hem de bir arada yaşamın güzelliği üzerine düşünmeye davet ediyor.

Bir zamanların balıkçı köyü, şimdinin lokantalarıyla nam salmış sahili Samatya, İstanbul’un en eski semtlerinden. İki binin üzerinde Ermeni nüfusun yaşadığı bu tarihi bölge, aynı zamanda Türkiye’nin en köklü kültürel oluşumlarından birine; Surp Kevork Kilisesinin Sahakyan Tıbrastas Korosuna ev sahipliği yapıyor. 570 yıl önce kurulan Koronun hala aktif biçimde varlığını sürdürmesi, yalnızca sanatsal birikime katkısı için değil; bir arada yaşamanın değerini anımsatan bir hafızayı canlı tutması bakımından da çok anlamlı. Öyle ki, Shakyan’ın bugüne kadar taşıdığı mirasın izlerini sürmek, farklı kültürlerin Samatya’da geçmişte kurduğu komşuluk, dayanışma ve dostluk bağlarını da yeniden görünür yapıyor.

Bütün bunlara rağmen, şimdiye kadar Shakyan’ı konu alan hiçbir sanatsal ya da akademik çalışmanın yürütülmediğini söylüyor Erdil Onur Kocatürk. Kendisi, yapımı Sivil Düşün desteğiyle tamamlanan Ailem Sahakyan: Samatya Sahakyan Korosu belgeselinin yönetmeni. Aslında bu onun ilk girişimi değil. 2000’li yılların başından beri Fatih’te yaşayan Erdil, bütün bu zaman boyunca, bir arada yaşama ruhunu canlı tutmaya yönelik pek çok çalışma yürütmüş. Dünden bugüne aktarılan kültürü belgelemek kaygısıyla, mahallede yaptığı röportajlardan oluşan hafıza projesi Mahallem Samatya’nın ardından, bugün festivallere uğurladığı Ailem Sahakyan belgesini çekmiş. Erdil, tüm çabalarına rağmen post-prodüksiyon aşamasında zorluklarla karşılaşınca, Sivil Düşün desteklerine başvurmuş.

Kurgu, renk, ses, çeviri, görsel tanıtım malzemeleri ve sosyal medya kampanyası için aldığı destekle belgeseli son haline getiren Erdil, önemli olan, içeriğin nitelikli şekilde ortaya çıkmasıydı, diyor. Çalışmasına inanıyor. Ona göre, belgeselin başarısı, Koronun tanıtımı yoluyla, mahalledeki birlik duygusunu pekiştirecek ve farklı kesimlerin bir arada, birlikte bir şeyler üretebilme ihtimalini yeniden açığa çıkaracak.

Hayalinde, ileride Samatya halkının katılacağı çok sesli/çok dilli koro ve konserler var. Ama fiziken yan yana gelinsin ya da gelinmesin; belgeselin ürettiği sözlerin Ermeniler ve hatta diğer azınlık grupların din-inanç özgürlüğü, barınma hakları ya da güvenliklerine dair deneyimledikleri endişe verici durumların etkisini azaltacağından emin. Aslında asıl emin olduğu kendi bakışı. Ermeni toplumunu dışarıdan gözlemleyen birinin bakışının, o toplumun içinden birinin bakışından daha fazla izleyiciye hitap edeceğini düşünüyor.

“Ermeni olmayan bir yönetmenin Sahakyan Korosunu ortak bir değer olarak sahiplenmesi ve onu tanıtmak istemesi, Ermeni olan birinin kendi toplumunu tanıtmaya dönük çabasından daha çok ses getirecektir. Ben buna inanıyorum.”

Samatya, sarkıların susmadığı son 560 yılda epeyce çehre değiştirmişse de, bir aradalığın farklı olasılıkları için kesişim noktası olmayı sürdürüyor.

Ailem Sahakyan ise şimdi, Samatyalıları birbiriyle yeninden karşılaştırmanın ötesinde, tüm dünyayı bu özel kültürel mirasla tanıştırmaya hazırlanıyor. Adana Altın Koza Film Festivali ve Documentarist – 14. İstanbul Belgesel Günleri kapsamında  gösterime giren belgesel, farklı yurtiçi ve yurtdışı festivallerde şansını deneyecek.

Skip to content