Söz Devri | Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü anlatıyor

Gençlik haklarını konuştuğumuz bu hafta sözü bizden alan konuğumuz Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA). Sivil Düşün destekli Barış Hakkı için Gençlik Kampının ev sahibi olan ekip, Türkiye’nin sosyo-ekonomik fırsatların uzağında kalmış şehirlerinden gençleri barış hakkı ekseninde bir araya getirdi. Mardin’de üç gün süren kampta gençler, çatışma, şiddet ve barış kavramlarını birlikte tartıştı; kendi deneyimlerinden yola çıkarak hak savunuculuğu yollarını aradı. Atölyeler, sunumlar ve yaratıcı simülasyonlarla desteklenen program, gençleri yalnızca dinleyen değil, barışı inşa eden aktif özneler olarak güçlendirmeyi amaçladı.

Kampın ardından gençler mentörlük desteğiyle kendi projelerini geliştirmeye başladı; yaşadıkları yerlerde barış kültürünü yaygınlaştırmak için harekete geçtiler. Tüm bu sürecin arkasında, adalet, anadil, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilir yaşam alanlarında çalışan, barışı sadece bir kavram değil, bir pratik olarak ele alan DİSA’nın birikimi var. Ama gelin Sivil Düşün ile yollarını kesiştiren hikayelerini kendi ağızlarından dinleyelim.

Merhaba!

Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, yani kısaca DİSA olarak 15 yıldır daha demokratik, eşit ve barışçıl bir toplum mümkün diyerek çalışmalar yürütüyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana, özellikle Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’deki siyasal, sosyal ve kültürel sorunlara çözüm arayışı içindeyiz. En çok da toplumsal barış konusuna kafa yoruyoruz.

Barış sadece devletlerin, siyasetçilerin ya da uzmanların meselesi değil. Sivil toplum temsilcileriyle başladık (2019), siyasal partilere kulak verdik (2023), medyayı dinledik (2024). Ama bir şey hep eksik kalmıştı:
Gençler.
Türkiye nüfusunun dörtte birini oluşturan gençlerin barışla kurduğu ilişkiyi yeterince konuşmamıştık. Bu eksikliği fark ettik ve Eylül 2024’te Sivil Düşün desteğiyle ilk gençlik kampımızı düzenledik.

DİSA’nın 15 yıllık tarihinde bir ilk olan bu kamp, Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi (SEGE 6) düzeyinde yer alan şehirlerde yaşayan 30 genci üç günlüğüne bir araya getirdi. Neden mi bu şehirler? Çünkü bu bölgelerde büyüyen gençler, tıpkı dünyadaki diğer benzer örneklerde olduğu gibi, şiddet ve onun yarattığı hak ihlalleriyle erken yaşta karşılaşıyor. Çocukluktan gençliğe geçişin en kırılgan zamanlarında, sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik pek çok yükü sırtlanmak zorunda kalıyorlar.

İşte biz de bu yüzden barış hakkını bir gençlik hakkı olarak tartışmaya açmak istedik. Kamp boyunca gençlerle birlikte hem teorik hem de pratik olarak barış nedir, nasıl bir hak olarak ele alınabilir ve yaygınlaştırılabilir diye konuştuk. Akran öğrenmesini esas aldık, birlikte öğrendik, birlikte ürettik.

Ama işimiz kampla bitmedi. Gençlerle kamp sonrasında da temasımızı sürdürdük. Onlar için bir mentörlük süreci başlattık. DİSA ekibinden gönüllü mentörler, gençlerin yaşadıkları şehirlerde barış temalı projeler üretmelerine destek oldu.

Niyetimiz netti: Gençlerin barışa dair sözünü çoğaltmak, dayanışmayı artırmak, bölgedeki kutuplaşmaları aşmak ve gençlik temelli bir barış dilini hep birlikte inşa etmek.

Çünkü biz inanıyoruz: Barış gençlerle mümkün. Ve bu hikayede onların sesi daha çok duyulmalı.

Skip to content