Söz Devri | Melike Parlakkılıç ile yeni agora’da toplulukları konuşmak

dünyalar. biter topluluklar başlatır dedik; 18 aylık dünyalar. yolculuğumuzu Antalya’da düzenlediğimiz kapanış buluşmasıyla sonlandırdık. Buluşmamızın adını yeni agora koyduk çünkü Phaselis’te çağlar öncesinin toplanma, tartışma ve uzlaşma mekanlarından olan agora’da başladı ilk günümüz. Sonra bu kadim mekandan aldığımız rehberlikle 22. yüzyılda demokrasi ve insan haklarını yüzünü nereye döneceğini tartıştık, yani topluluklar olarak yeni bir agora kurmaya başladık. Gelin bu hafta sözü buluşma katılımcılarımızdan Melike Parlakkılıç’a bırakalım, bize bir yeni agoralı olarak deneyimlerini kendi anlatsın: 

Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfusun gücünü daha fazla görebilmek ve bunu toplumsal fayda için dönüştürücü rolde konumlandırmak gerektiğine inanıyorum. Topluluk profesyoneli bir çalışan olarak da parçası olduğum her toplulukta bu eşsiz gücü öne çıkarmak için elimden geleni yapmaya devam ediyorum.

Gençken enerjin, zamanın var ama paran yok. Yetişkin olduğunda ise paran var, enerjin var ama zamanın yok. Yaşlandığında paran var, zamanın var ama enerjin yok.

Genç olmak sahip olduğun enerjinin ve umudun en doruklarında olmak demek. Doğru yönlendirme ve motivasyonla her şeyi yapabilme gücünü taşımak ise gerçekten büyüleyici. Gençler için çalışmak onları hayallerine giden yolculukta desteklemek benim için en büyük motivasyon kaynağı. İşte bu amaçla çalışmaya başladığım Oyun ve Uygulama Akademisinde iki senede dokunduğum 5 bin gençle bundan sonra başka ne yapabilirim soruları benim yolumu Sivil Düşün’ün dünyalar topluluk kuluçkası ile kesiştirdi.

topluluk kuluçkasına başvurumuz onaylandıktan sonra topluluklara dair alanında uzman pek çok isimden eğitimler aldık, şahane bir mentor olan Gizem Kendik Önduygu ile öğrenimlerimiz üzerine fikir aldık ve sürecin sonunda kapanış için Antalya’ya yeni agora’ya davet edildik.

Cevabını sorgulayacağımız sorularımızı da heybemize katıp yola koyulduk.

  • Topluluklar oluşturmak Türkiye’deki demokrasi ve insan haklarını dönüştürecek etkiyi yaratabilir mi?
  • Topluluklar değişimi harekete geçirmek için hangi rolleri üstlenebilir?
  • yüzyılda bizi neler bekliyor?
  • yeni agora yeni bir demokrasi için neler vadediyor?
  • Sivil toplum yarına hazırlanmak için bugünden neler yapmalı?

agora’da yeni sözler söylemek

Türkiye’nin her yerinden gelen farklı toplululuk temsilcileri ile üç gün bir aradaydık. Ben Siirt’ten gelen ve köylüm olan harika kadın Fatma ile tanıştım mesela. Farklı coğrafyalar, farklı dinamikler ve eşsiz deneyimler ile harmanlanmış 150’den fazla kişi ile bir araya gelmek gerçekten çok değerliydi. Antalya’da buluştuktan sonra hemen agora için yola çıktık.

Phaselis Antik Kentini ziyaret edip alanda çalışan rehberimizin agora’ya dair tarihsel anlatısını dinledik.

Agora, antik Yunan zamanlarındaki kent meydanlarına verilen isim. Halkın toplanma alanı. Ticaretin yapıldığı, bazı yerlerde karar mekanizmalarının yapıldığı bir alan. Şöyle bir dönüp bakınca aklımdan ilk geçen şu oldu, bu meydanlarda eskiden bu kadar kadın yoktu. Şimdi topluluğun yarısı kadın ve söz söyleyen konumda, ne mutlu!

Tarihi agorayı geride bırakıp bu kez de kendi yüzyılımızın agorasında buluştuk.

agora’da topluluk ve demokrasi konuştuk

Aklımda kalanlar ise şunlar oldu:

Topluluk nedir, neden oluşur, nasıl devam eder ve zamanını ne zaman doldurur?

bir topluluk ne zaman sona erer?

Bu soru hala aklımda ve bir ömür soracağım kendime bunu her parçası olduğum topluluk için.

Topluluklar neden bir araya geldi ve gelmeye devam ediyor anlamak lazım. İletişim, simbiyotik yaşam ve birliktelik ihtiyacı bizi tutan temel etkenler olabilir mi?

Sivil Toplum için Destek Vakfından Sevgili Yörük Kurtaran, çok güzel bir örnek paylaştı: Hepimiz Fransız olsaydık Fransız Devrimi hepimizi kurtarırdı.

Farklı olduğumuz, farklı olduğumuza inandırıldığımız için bazı toplulukların dışındayız ve bu da bizi kapsayıcılık ve kümenin dışında olma konusuna getiriyor. Bu karar merciileri kim, neye göre hareket ediyorlar?

Dilan’ın sorduğu soru gibi: Kapsayıcılığınız kimi dışarda bıraktığınızla belli olmaz mı?

Onları ve bu güzel soruları dinlerken kafamda dönen sorular ve yeni anlamlar oldu.

Tüm topluluklarda kim ne derse desin iki temel şey var: Aidiyet ve Denge. Bu ikisini odağa aldığımızda süreç akabilir. Topluluğu ilgilendiren her metrik bu iki temelin olduğu çatının altında güvenle yer edinebiliyor. Umarım topluluklarda bu kutsal ikiliyi merkeze alıp erişim katsayımızı artırabiliriz.

tematik agoralar ve agora postaları

İkinci güne önce birbimizi tanıyarak, network yaparak ve ilham toplayarak başladık. Ardından gruplara ayrılıp gündem meselelerimizi konuşup bunun için 2026’ya gidip günün haberini yazdık.

Barış ve Diyalog ekibinde olmak çok keyifliydi, farklı bakış açılarıyla zengin bir topluluk inşa edip fikirlerimizle harikalar yarattık.

tematik agora.lar:

  1. mekan 2. çevre ve iklim değişikliği 3. düşünce, inanç, kültürel ve sanatsal ifade özgürlüğü 4. eğitim, sağlık ve esenlik 5. ayrımcılıkla mücadele ve bireyleri güçlendirme 6. ekonomik fırsatlar ve kalkınma 7. doğal afetlere hazırlık ve müdahale 8. bilim, teknoloji ve inovasyon 9. barış ve diyalog 10. politika savunuculuğu ve katılım

forum tiyatrosu

Bir senedir doğaçlama tiyatro yapıyorum ama daha önce forum tiyatrosu deneyimim hiç olmamıştı. Etkinlik akışında forum tiyatrosu izleyeceğimizi görünce çok heyecanlanmıştım. Networking sırasında doğaçlama tiyatro yapıyor olmanın beni ne kadar beslediğini insanlarla paylaşıyordum. Teyit ekibinden sevgili Beyza ile konuşurken beni yönetmenle tanıştırmak istediğinden bahsetti ve yönetmen geldiğinde hızlı bir sohbetin ardından akşam gösteride rol almam teklif edildiğinde kabul ettim ve ilk forum tiyatrosu deneyimimi izleyici olarak değil oyuncu olarak elde etmiş oldum. Forum tiyatrosunda ezen ve ezilen etrafında bir toplumsal konunun işlenişi sahneleniyor. Bizim konumuz 22. yüzyılda geçiyordu ve katılımcılardan gelen yönergelerle süreci kurguladık ve oyuna başladık. Ana temamız ise çocuk haklarıydı.

Geleceği düşünürken benim en çok etkilendiğim konu çocukların cinsiyetine, saç ve göz rengine kadar her konuda karar verilebilecek olması. Hatta yapacağı meslek bile ailesi tarafından belirlenip zihnine yüklenmiş olabilir. Bunları düşündükçe sahnede fikirler aktı ve yok olan dünyada deniz altlarında yaşayan insanların hayatından bir kesit sunduk. Katılımcılar oyundaki çocuğun haklarını korumak için sahneye geldiler ve sonunda çocuklar kurtuldu ve oyun sona erdi.

Keşke her haksızlığa uğrayan çocuğun hayatına böyle müdahale edilebilse…

Ayrıca doğaçlama tiyatro ile birlikte forum tiyatrosunu da profesyonel olarak yapsam mı acaba? 🙂

agora’da gelecek

Son günümüzde ise mikrofonu gençler aldı, iyi ki. Bu alanın gençlere açılması sözün onlara bırakılabilmesi öyle değerli ki…

Herkesin umudu ve geleceği konuştuğu dileklerini aktardığı bu seansın ardından teşekkür konuşmaları yapıldı ve heybemize aldıklarımızla dönüş yoluna koyulduk.

Söyleyecek daha çok sözümüz var, duyduklarımızı ve yaşadıklarımızı sindirip kendi topluluklarımıza bunları yansıtmanın vaktidir şimdi.

Emeği geçen başta Sivil Düşün ekibi olmak üzere herkese çok teşekkürler!

Sevgiyle, umutla, şiirle kalın!

Skip to content